Türkiye Halkını Savunmak Gerekir!
Türkiye toplumu acımasız bir saldırı altındadır. 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle Erdoğan yönetimi dört aydan beri Türkiye halkına karşı baskıcı ve acımasız bir savaş başlatmış ve ülkedeki bütün muhalefeti yok etmeye çalışıyor.
Erdoğan yönetimi halka, işçi örgütlerine, muhalif güçlere ve medyaya karşı eşi görülmemiş geniş çaplı saldırılar gerçekleştiriyor. Türkiye büsbütün bir dikta rejimi altındadır. Geçtiğimiz birkaç ayda birçok işçi ve sendika aktivisti tutuklandı. Gülenciler ve PKK ile işbirliği suçlamasıyla 200’den fazla gazete, radyo, televizyon ve sosyal medya kuruluşu kapatıldı. 40.000’den fazla kişi tutuklanmış bulunuyor; bunlar içinde binlerce işçi ve sendika aktivisti de bulunuyor. 150’den fazla gazeteci tutuklu durumdadır. Aralarında HDP eşbaşkanları Salahattin Demirtaş ile Figen Yüksekdağ ve on HDP milletvekilinin de bulunduğu binlerce siyasal aktivist tutuklandı. Kürdistan’ın birçok kentinde seçilmiş belediye başkanları bile tutuklanmış bulunuyor. 200’e yakın basım-yayın kuruluşuna kilit vuruldu. Kapatılan üniversite ve hastane sayısı 100’ün üzerindedir. Yüz binden fazla öğretmen, akademisyen ve kamu emekçisi açığa alındı veya işten atıldı. Bir tek Ekim ortasında çıkartılan kararnameyle on binden fazla akademisyen ve öğretmen meslekten ihraç edildi. Bu sayılar her geçen gün artıyor. Erdoğan yönetimi idam cezasını geri getirme isteğini bile gizlemiyor.
Erdoğan yönetimi 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen “OHAL”in süresini uzattı. Böylece tek başında meydanda olmak ve halka karşı daha geniş çaplı saldırıya geçmesinin yolunu açtı.
Erdoğan yönetimi ve AKP bölgedeki gericiliğin en önemli odaklarından biri olduğunu kanıtlamıştır. IŞİD gibi yamyam İslamcı bir hareketi güçlü ve etkin biçimde destekleme bu yönetimin karnesinde kayıtlıdır. Bu yönetim yıllardır İslami yasaları Türkiye toplumuna dayatmak ve toplumun demokratik ve seküler kazanımlarını yok etmeye çalışıyor. Bu yönetim Türkiye halkının mücadelesi ve devrimiyle devrilmelidir. Bundan başka bir yol yoktur.
Dünya Türkiye halkının en temel haklarının ayaklar altına alınmasına karşı sessiz kalmamalıdır. İfade, örgütlenme ve itiraz hakkı bütün bireylerin tartışma götürmez, temel, uluslararası haklarındandır. Bu hakları çiğneyen yönetim soyutlanmalı ve yalnız bırakılmalıdır. Kitlesel biçimde bu duruma itiraz etmeli ve Türkiye’deki ilerici, sol, işçi güçlerinin sesini bütün dünyaya duyurmak gerekir. Bütün devletleri Erdoğan yönetimini soyutlamaya ve bu yönetimi baskı altına tutmaya zorlamalı ve onlardan hesap sorulmalıdır. Bütün siyasal tutsakların ve son aylarda tutuklanan herkesin derhal serbest bırakılmasını talep etmek gerekir.
İran Komünist-işçi Partisi Türkiye halkıyla dayanışma içindedir. Biz Türkiye’deki işçilerin ve ilerici güçlerin yanında duruyoruz. Türkiye devletinin baskıcı politikalarını şiddetle kınıyoruz. Bütün halkı Erdoğan yönetimi ve İslamcı AKP’nin baskıcı siyasetlerine karşı mücadeleye çağırıyoruz.
İran Komünist-işçi Partisi
7 Kasım 2016
Leave a reply