Başyazı: İslami Terörizm*

ManurHikmet

Mansur Hikmet

Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı İslami cinayetler dalgası kaplamıştır, bu dalganın kurbanları sıradan insanların en sıradanlarıdırlar. Mısır ve Cezayir’de ister işçi olsun ister turist ve emekli yabancı ülke yurttaşlarına kurşun yağdırıyor ve boğazlarını kesiyorlar, ilkokul öğrencilerini bombalarla öldürüyor zorla evlendirilmeye yanaşmayan genç kızları kana buluyorlar. Tel Aviv’de çocuk, genç, yaşlı demeksizin yoldan geçenleri veya otobüslerle seyahet edenleri öldürüyorlar. Ve kahramanca İsrail’den Cezayir’e kadar şaşkınlık içindeki insanlığa bu “silahlı mücadele”nin süreceği konusunda güvence veriyorlar.

Bir zamanlar geleneksel “anti emperyalist” Sol, Üçüncü Dünyacı ve Batı karşıtı hareketlerin kör terörist eylemlerini desteklemese bile görmezden geliyordu. Yoksun uluslara ve baskı altındaki halklara yapılan zülüm onların bakış açılarına göre bu terörizmi meşru bir tepki olarak gerekçelendiriyordu. Kurbanları her geçen gün daha fazla savunmasız, habersiz sivillerden seçen Filistinli örgütlerin, Müslüman hareketlerin veya İrlanda Kurtuluş Ordusu’nun terörizmi önceki dönemlerdeki bu “meşru” terörizmin belirgin örneklerindendir. Görünürde bu terörizm önceki ve şimdiki dönemlerin baskılarına yanıt niteliğindeydi, görünürde bu terörizm baskıcı güçlerin ve devletlerin insanlık dışı siyasetlerine karşı bir tepki olarak ortaya çıkmıştı. İşin ilginç tarafı İsrail devletinin de yıllarca tıpatıp aynı uslamlamalarla, Hitler faşizminin akıl almaz soy kırımı ve çeşitli ülkelerdeki Yahudi karşıtı hareketlerin cinayetlerine dayanarak yoksun Filistin halkının şiddetle bastırılmasını ve Filistinli gençlerin her gün öldürülmelerini gerekçelendirmesidir.

Bu gibi uslamlamalar ve buna dayanarak ister Arap ve Filistinli örgütler ister İsrail devleti tarafından yürütülen kör terörizm her zaman komünizm ve işçi sınıfı açısından iflas etmiş bir siyaset olarak belirlenmiş ve mahkum edilmiştir. Bu yüzyılda Yahudi halkın başına gelen korkunç felaketlerle aşırı Sağcı İsrail devletinin Filistinlilere karşı gerçekleştirdiği cinayetler ve yürüttüğü baskı politikaları arasında hiçbir gerçek ve meşru bağlantı bulunmamaktadır. Yoksun Filistin halkının maruz kaldığı zorluklarla ister İslamcı olsun ister olmasın bu halka yakıştırılan örgütlerin terörizmleri arasında en ufak gerçek ve geçerli bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu, ister devlet içi ister devlet dışı olsun burjuva hareketlerinin halkın maruz kaldığı güçlükleri kötüye kullanmaları ve bunları kendilerine sermaye yapmalarından başka değildir. Bu terörizmin özellikle bölge ülkelerinde işçi sınıfı tarafından mahkum edilip sahneden dışarı çıkarılması işçi sınıfının bu felaketleri sona erdirmek üzere mücadelenin başında yer almasının yaşamsal koşullarından biridir.

İslami cinayetlerinin yeni dalgası özellikle Afrika’nın kuzeyinde görünürde bu gibi gerekçeleri bile gereksinmemektedir. Bir sarıkla bir silah insanlığa karşı bu kirli cihadı başlatmaya gerekli olan her şeydir. Bu İslami gangsterizmdir, bunun başında da İran’daki egemen rejim yer almaktadır. Bu hareketin yazgısı da İran’da belirlenecektir.

İlk Kez İran Komünist-İşçi Partisi yayını Enternasyonal, 1. Dönem, No. 16, Kasım 1994’te Farsça yayımlandı.

Daha sonra Mansur Hikmet, Toplu Yapıtlar, VIII. Cilt, sayfa 225-226’da yeniden yayımlandı (İran Komünist-İşçi Partisi Yayınları, Birinci Baskı, Kasım 1996, İsveş, ISBN 91-630-5761-1).

*Yazının özgün başlığı “Başyazı”dır. “İslami Terörizm” başlığı, daha sonra, arama işlemlerini kolaylaştırmak için editör tarafından eklenmiştir.

 

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *