İran Komünist-İşçi Partisi Siyasi Büro’su Bildirgesi: Federalizm Sloganı Kınanmalıdır*

 

Mansur Hikmet

  1. Son aylarda federalizm sloganı bazı sözümona sol hareketleri de kapsayan ulusçu, yurtsever partilerin ve eğilimlerin propagandalarında önemli bir yere oturmuştur. Bu hareketlerin propagandalarında federal bir sistem oluşturmak “erk merkeziyetinin azaltılması”, ve ülkenin yönetsel sisteminin “demokratizasyon”u yönünde bir adım olarak sunulmaktadır. Ancak gerçek şu ki İran’da federalizm sloganı insanların siyasal ve medeni özgürlüklerinin genişlemesini güvence altına almadığı gibi topluma belirleyici siyasal, düşünsel ve kültürel gerilemeler dayatabilecek oldukça gerici, insanlık karşıtı ve işçi karşıtı bir slogandır ve İran toplumunun çağdaş tarihinin en kanlı ve en çetin dönemlerinden birini başlatabilir.
  2. Bu partilerin federalizm sloganını gündeme almaları halk arasında böyle bir isteğin olmasından veya toplum bazında federal bir düzen kurmaya yönelik hissedilebilir bir hareket veya eğilimin varlığından dolayı değildir. Toplumda, ulusal ölçekte sözümona “ülkeyi oluşturan uluslar ve kavimler” arasında ciddi bir kutuplaşma veya çekişme bulunmamaktadır, ayrıca böyle siyasetlerin bahanesi olabilecek yoğun ve sağaltılamaz hiçbir ulusal veya etnik kimlik sorunu göürlmemektedir. Federal bir toplum isteği ülke tarihinin çalkantılarının hiçbir uğrağında ortaya atılmış değil ve ülkenin çağdaş tarihinde hiçbir geçmişe ve zemine oturmamaktadır.

Gerçekte federalizm, İranlı nasyonalistleri ve azametçileri ile başta Kürdistan Demokrat Partisi olmak üzere Kürt özerklik yanlısı hareketlerinin alışverişlerinde ve gizli anlaşmalarında bu hareketlerin uydurduğu ve bu hareketlerden kaynaklanan bir slogandır. Bu, her iki tarafın Kürt sorununun gerçekten çözümünden kaçınmak ve Kürdistan halkının doğrudan iradesini gözardı etmek ve halka rağmen kendi aralarında anlaşmak ve erki kendi aralarında bölüşmek üzere bir formüldür.

İran azametçi nasyonalizmi ve ulusçu muhalefetin çeşitli kolları federalizm sloganında Kürt sorununu yadsımanın ve “toprak bütünlüğünü” güvence altına almanın yanısıra özerklik yanlısı partilerle alışverişe girmenin kapısını aralama olanağını görmekteler. Buna karşı Kürt özerklik yanlısı partiler de federalizm sloganında özerklik isteğini tüm ülkeye yayarak ve bunu bütün ülke için federal siyasal-yönetsel bir sistem istemek adı altında sunarak kendilerini bölücülük suçlamasından arındırma ve merkezi devlet ile İranlı nasyonalist partilerin özerklik isteğine karşı dirençlerini azaltma olanağını görmekteler.

  1. Federalizm sloganının gerici özelliği ve insanlara dayatacağı oldukça yıkıcı siyasal ve toplumsal sonuçları açıkça ortadadır. Federalizm ülke insanlarını etnik kimliklerine göre resmi olarak bölmek, insanlara yalancı ulusal ve etnik kimlikler uydurmak ve İran’da yaşayan ve çalışan milyonlarca insan için etnik nüfus cüzdanları çıkarmak anlamına gelir. Federalizm insanların siyasal bilinçlerinin ve toplumun siyasal kültürünün gerilemesi ve insanların zihinlerinde, kurumlarda ve toplumsal yasalarda etnikçilik ve ırkçılığın öne çıkarılması anlamına gelir. Federalizm ulusal ve etnik etiketlere dayanarak insanlar arasındaki siyasal, ekonomik ve kültürel ayrımların resmileştirilmesi ve genişletilmesi, ülkenin çeşitli bölümlerinde etnik temizlik, çeşitli bölge insanları için en gerici hareketler ve kişiler arasından önderler uydurmak ve seküler, dine ve etnisiteye dayanmayan, cinsiyet, ırk, din, etnisiteden bağımsız olarak ülkenin bütün yurttaşlarının eşitliği için çabalayan hareketlerin ve güçlerin geriletilmeleri anlamına gelir. Federalizm sloganı ülke işçi sınıfı saflarında en derin etnik uçurumlar ve ayrımlar oluşturma reçetesidir. Federalizm işçi karşıtı ve sosyalizm karşıtı bir slogandır.
  2. Pratik açısından, federalizm sloganı ülke çapında kanlı ve uzun bir çekişmenin zeminini oluşturmaktadır. Başta on iki milyonluk Tahran kenti olmak üzere kalabalık ve endüstüriyel merkezlerin büyük bölümünde yurt ile “kavimler” arasında hiçbir birebir ilişki bulunmamaktadır. İnsanlar için etnik kimlikler uydurmak ve toprağı bölgesel egemenlik ve etnik kimliğe göre bölmek ve tanımlamak üzere her türden girişim kaçınılmaz olarak bütün halkı kapsayacak etnik hareketler arasında kanlı ve büyük bir savaşın başlamasına yol açar. Bu gerici, ırkçı ufuğun gerçekleşmesinin İran’da yol açabileceği felaketin boyutları öylesine geniş olacaktır ki Yugoslavya’da son yıllarda süren olaylar bunun yanında sıradan kalacak ve “federalizm” felaketinden sonraki Tahran’ın yanında Beyrut, Saraybosna ve Kabil güvenlik ve istikrar merkezleri olarak öne çıkacaklardır.
  3. Halkın 1979’daki özgürlükçü devrimi İslami yönetim ve dincilik adları altında çıkmaza sürüklendi ve kana bulandı. Federalizm isteği bu kez etnikçilik, milliyetçilik ve ulusal etnik kimliklere dayalı yönetim adı altında insanlar için aynı yazgıyı öngörmektedir. Komünist-İşçi Partisi federalizmi gerici, işçi karşıtı ve insanların özgürlüğü ve eşitliğine aykırı bir slogan olarak şiddetle kınar. Bu sloganın İran toplumunda yayılması ve gündeme oturmasının olasılık dışı olmasına karşın İran Komünist-İşçi Partisi nasyonalist partilerin bu karanlık ufuğu ve geleceği insanlara dayatmasına karşı kararlılıkla durmayı görevi olarak görmektedir. Komünist-İşçi Partisi devleti ve ülkenin yönetsel düzenini dine, etnisiteye ve ırka dayandırmaya yönelik her türlü gerici çabanın karşısında duracaktır. İran Komünist-İşçi Partisi ister etnik gericiliklerinden dolayı olsun ister siyasal dar bakışlılık ve ahmaklıktan dolayı insanları bu korkunç uçuruma sürükleyen bütün güçleri ve hareketleri kararlılıkla deşifre edecektir.
  4. İran Komünist-İşçi Partisi tüm yurttaşlarının ve sakinlerinin bütün hakları etnisite, cinsiyet, ırk, din, inanç vs.den bağımsız olarak güvence altına alındığı seküler, etnisiteye ve dine dayanmayan siyasal ve yönetsel bir düzenin kurulması için çabalamaktadır.
  5. Kürt sorunuyla ilgili olarak İran Komünist-İşçi Partisi bir kez daha ilkesel tutumunun altını çizmektedir. Yalnızca Kürdistan halkı özgür bir referandum yoluyla Kürdistan’ın ayrılmasına veya ülkenin eşit haklara sahip yurttaşları olarak ülke çerçevesinde kalmasına karar verebilir. Kürdistan’ın siyasal ve yönetsel geleceğine ilişkin siyasal güçlerin ve merkezi devletle Kürt özerklik yanlısı partiler arasında halka rağmen her türden perde arkası oyun ve anlaşma siyasal ve yasal meşruiyetten yoksundur.

İran Komünist İşçi Partisi Siyasi Bürosu

Mayıs 1996

Enternasyonal Dergisinin Federalizm Sloganı Konusunda Mansur Hikmet’le Söyleşisi:

Federalizm Gerici Bir Slogandır**

Enternasyonal: Bildirgede federalizm sloganının bazı partiler tarafından ortaya atılmasının kesinlikle insanlar arasında böyle bir isteğin yansıması olmadığı söylenmektedir. Öyleyse bu bildirgeyi sunmanın gerekçesi nedir?

Mansur Hikmet: Federalizm sloganının insanların zihniyetinde ve yaşayışında yeri olmadığı gibi İran’da yaşayan milyonlarca insan arasında etnik kimlik ve etnikçilik de korkulacak bir şey değil. Ancak bu, etnikçiliğin ve etnikçilerin yol açabileceği felaketlerden ve trajedilerden insanları korumak için ne yazık ki yeterli değil. Kendi çevrenize ve dünyaya bakıp son yirmi otuz yılda yaşananları gözden geçiriniz. Şeriat ve molla yönetimi yirminci yüzyıl İran’ında ne gibi bir zemine sahipti? Görünürde hiç. Bunlar seksen yıl önce meşruiyetçilerle, hepimizin bildiği biçimde, hesaplaşan insanlardılar. Molla haysiyetsiz, parazit bir kesimdi, köyde ve kentte insanların alay konusuydu. İki kuşak önceki kızlarımız okula başları açık giderlerdi. Müzik ve sinema insanların yaşamlarının ayrılamaz parçalarıydı. Buna karşın bu toplumda günümüzde tanrısal cinnet, dini cehalet ve İslamcı canavarlar hüküm sürmektedir. Yugoslavya endüstüriyel çağdaş, günümüzün her türlü ölçeğine göre uygar bir toplumdu. Yugoslavlar bu olaylardan önce milliyet ve etnisiteyi unuttuklarından söz ediyorlar. Böyle bir durumu düşünmeleri bile söz konusu değildi. Hala da inanamıyorlar ve nasıl böyle olduğunu anlayamıyorlar.

Etnisite ve etnikçiliğin İran toplumunda kökü ve güçlü dayanakları olmadığı ve federalizm isteğinin halk arasında alıcısı bulunmadığı toplumdaki ana gidişin, hareketlerin ve eğilimlerin bu yönde olmadığı anlamına gelir. Ancak soru toplumun etnikçi kışkırtmalara karşı ne kadar korunaklı olduğu ve kendisini bu etnik gericiliğin olası saldırısına karşı savunmada ne kadar hazırlıklı olduğudur. Nadir Bektaş’ın dediği gibi nasyonalizm ve etnikçilik yaşamlarını kuluçkada sürdüren ve özel koşullarda yeniden etkinleşen ve zaman zaman epidemik olabilen virüsler gibidirler. Nasyonalizm ve kavimcilik günümüz İran toplumunda yaygın siyasal-kültürel hastalıklar değildir. Ancak ne kökleri kurutulmuş ne de günümüz İran toplumu buna karşı aşılanmış durumda. Daha şimdiden yüzsüzlük ve pişkinlikle İran halkı için etnik nüfus cüzdanları çıkarmaya başlayan bu federalistlerin ve gerici toplulukların varlığı bu virüsün kökünün kurutulmadığını, dönüşmüş çalkantılı siyasal koşullarda birçok zorluğa yol açabileceğini göstermektedir. Bu bildirgenin yayımlanmasının amacı toplumu hazırlıklı olmaya ve korunmaya yöneltmektir. Bu bildirgenin yayınlanmasının anlamı aynı zamanda işçi komünizminin bu gericiliğin karşısında kararlılıkla duracağı ve bu insanlık karşıtı ve işçi karşıtı toplulukları ve eğlimleri halk önünde rezil edeceği gerçeğini nasyonalistlere, etnikçilere, ulusalcılara ve çevrelerindeki aklı kıt aydınlara açık seçik duyurmaktır. İnsanları yirmi yıl dinle tutsak edip bastırdıktan sonra bir yirmi yıl daha etnisite ve milliyetle bastırmalarına izin vermeyeceğiz.

Enternasyonal: Bildirge federalizm sloganının ortaya çıkmasını doğrudan Kürt sorunuyla ilişkilendiriyor. Bu konuda daha fazla açıklama yapılmalı.

Mansur Hikmet: Dediğim gibi, bırakın toplumun farklı kesimleri arasındaki ulusal ve etnik çatışmaları ulusal ve etnik adlandırma bile ülke çapında eski, yaygın ve geçerli bir görüngü değildir. Bütün kavimlerin geri kalmış folkloründe etnik kendini beğenmişlik, yabancıdan korkma, şovenizm vs.nin bulunması doğaldır. Bütün ülkelerde, en türdeş “uluslar” arasında bile bu olay bulunmaktadır, görünürde sermaye ve kapitalizm mevcut olduğu sürece de insanlar arasında bu gibi uçurumlar ve ayrımlar yaratmak da devam edecektir. İran da bunun dışında değil. Ancak işinin içinde başka iş olmayan ve gizli niyeti bulunmayan herhangi bir gözlemci İran toplumunun bir hekimin federalizm ilacıyla tedavisini gerektirecek ulusal ve etnik çekişme ve tolerans eksikliği pençesinde tutsak olmadığını teslim eder.

Dikkat edildiğinde bu kavramın son dönemde ortaya çıkmasının doğrudan Kürt sorununa ve Demokrat Parti’nin sanısına göre yakın gelecekte İran’da merkezi yönetimi ele geçirmesi beklenen ulusçu muhalefet ile Demokrat Parti arasındaki alışverişe ve görüşmelere bağlı olduğu görülür. Demokrat Parti’nin bütün derdi bölücü olarak etiketlenmemesidir, özellikle İran azametçi nasyonalistlerinin vahşetini ve “toprak bütünlüğü”nü savunmak adıyla girişebilecekleri cinayetleri bildiği için. Bundan dolayı Demokrat Parti de kaçınılmaz olarak “İranlılık” ve “toprak bütünlüğü”nü savunma safında yer almıştır. Nimruz dergisinde İffet Dadaşpur Demokrat Parti birinci sekreteri Molla Abdullah Hasanzade’den Komünist-İşçi Partisi’nin tutumu (Kürdistan’ın ayrılma hakkını tanımak, İran’ın eşit haklara sahip yurttaşları olarak İran’la birlikte kalmak veya ayrılmak için halkın doğrudan oyuna baş vurmak) konusunda görüşünü sorduğunda Bay Hasanzade sinirlenerek “hayır, biz bölücü değiliz” diyor ve merkezi devleti rahatlatmak için bizimle ateşli biçimde keskin sınırlarını çiziyor. Demokrat Parti özerklik istiyor, bu isteğini bütün ülkeye genişleterek, Kürt nasyonalizminin nasyonalist merkezi bir devlet karşısında yalnız olmayacağı bir formül uydurarak bu ereğe daha kolay ulaşacağı sonucuna varmıştır. Federalizm formülü Demokrat Parti’ye Kürdistan’ın olağandışı bir örnek sayılmamasıyla birlikte özerklik istemesinde yardımcı olacaktır. Federalizm Demokrat Parti önderliğinde Kürt ulusu dahil “İran’ı oluşturan bütün uluslara özerklik verin” anlamına gelir. İran’ın geri kalan halkının, Kürdistan’ın geniş bölümleri de dahil, zorunlu olarak kendilerini Fars, Lor, Gilek, Afgan, Kürt, Arap, Beluçi ve Türkmen olarak etiketlemediklerinden onlara ne.

Bu gerici alışverişin diğer ucunda kendilerini Kürt sorunuyla karşı karşıya gören ve bunu ilerdeki yönetimlerinin güçlendirilmesi yolundaki ana engellerden biri olarak sayan İranlı nasyonalist hareketler bulunmaktadır. Bunlar federalizm sloganında Kürt sorununu örtbas etmenin, insanların doğrudan oyuna başvurmaktan kaçınmanın ve Demokrat Parti’yle perde arkasında anlaşmanın olnağını görmekteler.

Federalizm tartışmasının kaynağı birkaç siyasi partinin Kürt sorunu konusunda fırsatçı ve ayakları yere basmayan hesaplarıdır, bu kendi başına ne fazla korkulacak bir durumdur ne de buna karşı günlük komünist ve nasyonalizm karşıtı propaganda yapmak güçtür. Ancak herbiri kendi çıkarının peşinde olan bu tartışmanın ana taraflarının yanında her zamanki gibi onurlu aydıncılık ve gazetecilik mesleklerine uygun olarak veya kendi örgütçü gereksinimleri temelinde kesinlikle, derinlemesine düşünmeksizin ve günün modası doğrultusunda, bir şeyler dile getirip şirin görünmekle kendilerini yükümlü gören bir saf görüyoruz. Bunlar Yugoslavya ve Sovyet halklarının acı yazgılarının tanıklık ettiği gibi bu gibi koşullarda en tehlikeli unsurlardırlar. Kişinin evinin penceresinden çocuğuyla komşu çocuklarının oyununa bakması sonra da kalemini eline alıp cehalet içinde 60 milyonluk bir ülkenin insanlarını 9 ulusa, 13 etnik gruba, 5 dil grubuna ve benzere bölmesi, bunların kentlerini ve mahallelerini bu kişilerin tablolarına uygun olarak aralarında bölüp karşı karşıya durmaları gerektiğini yazması inanılır şey değil. Bu ahmakça düşünceler böylesine kanlı sonuçlara yol açmasaydı dinleyenleri güldürebilirdi belki. Ancak bu kişiler bilerek veya bilmeyerek yarın olacak olan etnik temizliklerin ve toplu idamların yolunu açmaktadırlar. Bunlar pencerenin dışındaki o çocukların yaşamları ve yaşayışlarına karşı komplo kurmaktalar, sorunun duyarlılığı da buradan kaynaklanmaktadır.

Bu 30 yıl önceki dünya değildir. Elektronik ve enformatik devrim ve uluslararası görsel, işitsel medyanın ortaya çıkması, işbirlikçi jurnalizmi ve düşünce mühendisliğini çeşitli ülkelerde güç denklemlerinin ve siyasal gidişin gelişmesinin belirlenmesinde önemli bir etkene dönüştürmüştür. En ahmakça ve zihinlerden en uzak siyasal eğilimler ve toplumsal reçeteler, daha geniş sınıfsal ve global ölçeklerde egemen sınıfın bazı kesimlerinin işine yarıyorsa derhal palazlandırılıyor ve insanların zihinlerine dayatılıyor. Sorun Demokrat Parti’nin, ulusçu, cumhuriyetçi ve monarşist partilerin artıklarının küçük hesaplamalarının ötesindedir.

Kürdistan sorununu ilgilendirdiği kadarıyla, ayrılma veya eşit haklara sahip yurttaşlar olarak birlikte kalma konusunda özgür bir referandum yoluyla karar vermesi gereken Kürdistan halkıdır. Yalnızca bu karar, hangi yönde olursa olsun, ilkeseldir ve meşrudur. Kürt sorunu Demokrat Parti ve öteki özerklik yanlısı partilerin erkten pay almaları ve “Kürdistan’ın egemenliğinin” halka rağmen onlara verilmesi konusunda değildir. Kürdistan konusunda partilerin perde arkası alışverişleri, görüşmeleri ve anlaşmları her türlü meşruiyetten yoksundur.

Enternasyonal: Bazı sol örgütler “Kara senaryo, Ak senaryo” makalesinde dile getirilen tehlikeler konusunda partimizin işi abarttığını dile getirdiler. Bu son bildirgeye de böyle yaklaşacaklarını sanmıyor musunuz?

Mansur Hikmet: Aramızda kalsın, ama ben monarşi karşıtı geleneksel İran solunun etkin üyelerine, yandaşlarına ve ailerine duyduğum saygı ve nasıl olursa olsun emekçi halkın iyiliğini istediklerini bildiğim bu insanların iyi niyetleri bir yana bunları siyasal parti ve örgütler olarak ne sosyalist olarak niteliyorum ne de Soğuk Savaş sonrası dünyada bunların ayrım yetilerine ve işlerliği olan bir görev üstlenebileceklerine inanıyorum. Bunlar vakti dolmuş ufuksuz hareketlerdirler. Tudeh Partisi ile Ulusal Cephe’nin artık yaşlanmış olan gençlikleridir bunlar. Bu kesimin bu bildirgeye karşı tutumları önemli değildir. Daha önemlisi, belki, bildirgenin onlara karşı tutumudur.

Ancak bildirge temelde bunlara yönelik değildir. Halka, özellikle işçi sınıfına yöneliktir, milliyetçiliğin ve etnikçiliğin tuzağına düşmeyip bunlara karşı mücadele etmek üzere bu sözcüklerin ve sloganların toplumsal, siyasal ve tarihsel anlamına dikkat etmelerini istemektedir. Kara ve ak senaryo tartışmalarının tersine biz bu bildirgede federalizm sloganının günümüz İran toplumuna dayatılması olasılığının düşük olduğunu söylüyoruz. Bu yüzden tartışma nesnel koşulları abartmaya ilişkin değildir. Tartışma federalizm dahil sloganların ve ulusçu yorumların ta içinde yer alan eski pisliklerle ilişkilidir. Bunu abartmak olanaklı değildir, temel olarak bu konuda ne dense azdır.

Enternasyonal: Bu sloganın bu sloganı orataya atan partilerin ve toplulukların özgüllüklerini gösterdiğini, bunları bu çerçevede yargılayabileceğimizi söyleyebilir miyiz? Bu bildirgeyle birlikte Parti’nin federalizmi savunan partiler ve örgütlerle ilişkisi değişecek mi?

Mansur Hikmet: Bence kuramsal düzlemde partileri bu çerçevede yargılamak olanaklıdır. Dinciliğin, şovenizmin, monarşizmin veya kadın erkek eşitliğine karşı olmanın çağdaş İran tarihinde bir hareketin gerici sayılmasına yettiği gibi insanlara etnik nüfus cüzdanı çıkarmak, etnisite ve ulusa dayalı bir yönetim kurmak da bir hareketin gerici sayılması için yeterlidir. Soru federalizm sloganının pisliğinin, toplum karşıtı, insan karşıtı ve işçi karşıtı anlamının geniş düzlemde bilinip bilinmediğidir. Belki daha bilinmiyordur. Bu da bir dönem boyunca bu sloganın muhalefet partilerinin ve örgütlerin programından ve propagandalarından kaldırılması için çabalamamız gerektiği anlamına gelir. Ancak daha şimdiden, federalizmi ve toplumun etnik örgütlenmesini bilinçli ve ısrarla savunan herhangi bir hareketin gerici sayılması gerekmektedir.

Enternasyonal: Bu bildirge Parti üyeleri önüne ne gibi görevler koyar? Partililer federalizm sloganını ortaya atan örgütler karşısında ne yapmalıdırlar?

Mansur Hikmet: Burada yapılması gerekenlerin bir listesini vermemize gerek yok. İşin aslı bizim bu sloganların gerçek içeriğini kararlılıkla ve bütünüyle insanlara anlatmamızın gerektiğidir. Bu sloganları ortaya atan partiler nereye giderlerse gitsinler, nerede olurlarsa olsunlar bizim eleştirimizin ağırlığını üzerlerinde duymalıdırlar. Etnik ve ulusçu düşünceyi ve siyaseti rezil etmek gerek, dini siyaset ve düşüncenin bugün rezil olması gibi. Bütün emekçiler olmasa bile işçi sınıfının ilerici ve hareketli kesimi federalizm sloganı yalnızca lüks hediye kağıdına sarılı bir çeşidi olan ulusal ve etnik gericilikten öylesine nefret ediyor olmalı ve ona karşı o denli duyarlı olmalıdırlar ki yarın hiçbir güç işçinin ve işçi komünizminin ilerlemesini etnik çekişmeler ve felaketler çıkararak durduramasın ve insanları Yugoslavya’da gördüğümüz duruma sürükleyemesin. Propagandamız ve eylemlerimiz yerel Tojmanların, İzzet Begoviçlerin, Karadiçlerin, Meladiçlerin, Miloseviçlerin ve Jirinofskilerin ortaya çıkmasını olanaksızlaştırmalıdır. Bir cümlede söyleyecek olursak, hem insanların tetikte olmasını sağlamalıyız hem de bütün etnikçilere ve yarınki sponsorlarına işbirlikçi ve kuruntulu olmayan bir işçi komünist güçle karşı karşıya olduklarını bildirmeliyiz.

* Haziran 1996’da yeniden Enternasyonal, sayı 21’de yayımlandı.

** İlk kez Haziran 1996’da Enternasyonal, sayı 21’de yayımlandı.

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *