Siyasetimizin Temeli İnsandır
Hamid Taghvai
Sosyalizmin temeli insandır. Mansur Hikmet’in bu kısa cümlesi yalnızca bir slogan ya da teorik bir söz değildir. Bu cümle, İran Komünist-İşçi Partisi’nin (İKİP) “Daha İyi Bir Dünya” programının, her taktiğinin ve siyasetinin doğruladığı bir gerçekliğin yansımasıdır. İKİP programı “Daha İyi Bir Dünya”nın herhangi bir maddesinin ya da paragrafının temeli insanın kurtuluşu, eşitliği ve gönencidir. Bu, Parti’mizin felsefesi, herhangi bir etkinliğimizin ve pratik mücadelemizin temelidir. Mücadelemizin tüm alanlarında, işçilerin ekonomik ve gündelik mücadelesinden, recme karşı kampanyaya, mültecilerin ve göçmelerin haklarının savunulmasından, Avrupa’daki namus cinayetleriyle mücadeleye, iş yasalarını eleştirmekten ve çocukların onurunu ve haklarını savunmaya kadar, heryerde insanlığın ve onun kurtuluşunun bayrağını yükselttik. Bu cephelerin hepsinde çağdaş gerici kapitalizmin bugünkü ve özgül siyasal biçimine, Yeni Dünya Düzeni’ne, serbest pazar demokrasisine, siyasal İslam’a ve etnosantrizme karşı durduk.
İnsanın onurunu ve haklarını savunmak yalnızca Parti programımızın ve siyasetlerimizn temeli ve yönlendirici ışığı olmamıştır. Aynı zamanda da “Daha İyi ir Dünya”nın pratikte gerçekleştirilmesinde bugünkü insanların yaşam standartlarını iyileştirmenin ve geliştirmenin her cephesinde ve her düzeyinde etkinliklerimizin temeli ve yönlendirici ışığı olmuştur. Biz, opozisyonda dahi etkili olmuş tek siyasal partiyiz. Amerika ve Avrupa’daki binlerce mülteci ve göçmen, Süleymaniye’deki dinin ve gerici Kürt nasyonalizminin boyunduruğundaki binlerce kadın, namus cinayetine itiraz eden ilerici insanlar, İsveç ve Danimarka’da kültürel göreceliğin kurbanları genç kızlar ve tüm dünyada recme karşı kampanyamızı destekleyenler bu gerçeğin tanığıdırlar. İnsanların yaşamlarını opozisyondaki bir partinin olanakları ölçüsünde iyileştirdik.
Ancak, bu kazanımlar sınırlı, geçici ve geri alınabilirdir. Opozisyonda, milyonlarca insanın yaşamında derin ve sürekli dönüşümler yaratılamaz. Bu görev, tüm insanlığın gönenci, eşitliği ve özgürlüğü için “Daha İyi Bir Dünya” programının tam ve bütünsel gerçekleştirilmesi görevi yalnızca siyasal iktidarın ele geçirilmesiyle başarılabilir. Siyasal iktidar, çağdaş dünyanın eleştirisinden onu dönüştürmeye gidişin anahtarıdır.
Sınıfsal yönetimi devirmek ve insanlığı kurtarmak için siyasal iktidarı istiyoruz. Ancak siyasal iktidarı ele geçrimek isteyen yalnızca partimiz değildir. Bu, ciddi herhangi bir siyasal partinin ereğidir. Diğer opozisyon partilerinden bizim farkımız iktidarı ele geçirmemizdeki hedef ve İran’da kurmak istediğimiz sistemin içeriğidir. Her şeyden daha çok, bir partinin iktidarda ne yapacağı ve nasıl bir sistem inşa etmek istediği o partinin opozisyondaki eleştirlerinin içeriğinden ve itirazlarından görülebilir. Yalnızca Vilayet-i Fakih (İslami Mğçtehitler) yönetimine itiraz edenler, yalnızca kamuya açık idam ve recme karşı çıkanlar, İran bayrağından aslan ve güneş sembollerinin çıkarılmasından hoşnutsuz olanlar ya da radikalizmleri “kral ve mollanın ayrılması” ile sınırlı olan yarı-mollalar insanların yaşamlarında herhangi bir değişiklik getirmeyecektir. Ne onların itirazlarının ve eleştirilerinin ne de toplumun yönetimi için programları ve siyasetlerinin insanların arzuları ve ihtiyaçlarıyla hiçbir ilgisi yoktur. Onların eylemlerinin temeli insan değil sınıfsal ve insanlığı prangalamakta çıkarı olan sistemdir, erekleri şimdiki sistemi korumak, Yeni Dünya Düzeni’nde bir rol oynayabilmek, İran’ı Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu sisteminin bir parçasına dönüştürmektir.
Partimizin İran İslam Cumhuriyeti’ni eleştirisi aynı zamanda bu tip muhaliflerin de eleştirisidir. Hem İslam Cumhuriyeti sisteminin derin ve radikal eleştirisini yapıp hem de şimdiki sisteminin temelini korumak isteyen güçler olan bu tutarsız muhalifler rahat bırakılamaz. İslam Cumhuriyeti ve halk karşısında bu grupları, bunların programlarını, ideallerini ve siyasetlerini eleştiride standardımız ve kriterimiz daima insan, insanın onuru, eşitliği, kurtuluşu ve göneci olmuştur.
Bugün, İslam Cumhuriyeti’nin çöküşünün olası hale gelmesiyle birlikte, rejimin yerini neyin alacağı İran siyasetinin ana sorunu olmuştur. Bütün siyasal partiler ve gruplar kendi konumlarını ilan ettiler. Burada da bizim kriteimiz ve ölçütümüz insanların iradesi, arzuları ve çıkarlarıdır. Bizim açımızdan, gelecekteki hükümet sistemine karar vermede insanların iradesini ve arzularını dayatmanın en pratik ve doğrudan yöntemi devrimdir. Devrim, hükümeti belirlemekte insanların arzu ve iradelerinin doğrudan, basit ve açık göstergesidir. Bu, İslam Cumhuriyeti’ni devirmenin ve insanların tercih edeceği bir sistem kurmanın en pratik ve aynı zamanda en demokratik yoludur. İslam Cumhuriyeti’nin çöküş sürecinde ne ölçüde insanların doğrudan müdahalesi ve iradeleri geniş çaplı, örgütlü ve kapsayıcı olursa o ölçüde şimdiki sistemle radikal ve tam kopuşun ve Sosyalist Cumhuriyet’in kuruluş şansı ve olanağı yüksek olur. Sağ kanat opozisyonun, 2 Hordad opozisyonu (hükümetin reformist kanadı) gibi, devrime karşıtlığının nedeni budur. Eşitklik ve özgürlük için bir devrimi deneyimlemiş bir halkın evlerine kolayca döndürülemeyeceğini çok iyi biliyorlar. Bunların insanlıktan yoksun olan ideallerine ulaşmanın araçlarının örgütlü halkın gücü değil böyle bir güce karşı çıkmak olması doğaldır.
Bunların tersine, Parti’miz daima örgütlü ve bilinçli insanlara dayandı ve bunda diretti. Kısa bir süre önceki Siyasi Büro’nun İran’ın Gelecekteki Hükümet Sistemini Halkın Belirlemesini Güvenceye Alma Üzerine Bildirgesi ve Siyasal Özgürlükler Bildirgesi İran’ın gelecekteki hükümet sisteminin niteliği konusunda örgütlü ve bilinçli insanların karar vermesinin araçlarını hazırlamıştır.
Bu belgeler gelecekteki sistemi halkın belirleme hakkının önkoşulu ve güvencesinin Halk Konseyleri Temsilcileri Meclisi ve Siyasal Özgürlükler Bildirgesi olduğunu ilan etmektedir. Bu belgelerde hükümete karar vermenin aracını hükümetin içeriği ve özünden ayırdık. Gerçeklikte, önceden ifade ettiğimiz gibi, bu ikisi birbiriyle bağıntılıdır ancak bunları ayrı olarak öne sürmek bizim insanların iradesine ve arzusuna olan bağlılığımızı göstermemizi sağlamasının yanında yığınların nasıl Parti’nin insancı idealleri ve ereklerini ve Sosyalist Cumhuriyeti isteyerek benimseyeceğini göstermemizi sağlayacaktır. Eğer bu siyasal özgürlükler hukuksal olarak ya da de-facto gerçekleştirilirse, insanların Sosyalist Cumhuriyeti seçeceğine içtenlikle inanıyoruz. Dolayısıyla, Bildirge’nin hükümleri ve bizim Halk Konseyleri Temsilcileri Meclisi’ne olan güvenimiz yalnızca güne uygun taktikler değil bizim stratejimiz ve programımızın bir parçasıdır. Ereklerimize, politikalarımıza ve önerdiğimiz hükümete ulaşmak için halkın örgütlü ve bilinçli müdahalesini gereksiniyoruz. Bu nedenle, Siyasal Özgürlükler Bildirgesi’ne ve konseylere bağlılığımız temel ve programatik konumumuzdur. Konseyler ve Siyasal Özgürlükler Bildirgesi insanları etkin kılacak ve kapıyı darbelere ve tepeden entrikalara kapatacak ve de toplumun Lübnanlaşmasını önleyecektir.
Diğer siyasal partilere çağrımız bu ilke ve dayanaktan kaynaklanmaktadır. İnsanların düşüncesine ve kararına saygı duyduğunu iddia eden herhengi bir siyasal parti Siyasal Özgürlükler Bildirgesi’ni benimsemelidir. Opozisyondaki herhangi bir parti, istediği sistem ve hükümet türünden bağımsız olarak, siyasal mücadele için özgür bir ortama olan bağlılıklarını duyurmalıdır. Eğer herkes halkın seçmesi gerekir diyorsa, o zaman, siyasal özgürlükleri benimsemelidir. Bildirge’yi yayınlayarak Parti’miz bir kez daha halkı siyasetin merkezine koymaktadır.
WPI Briefing’in 13 Ocak tarihli 91. sayısında yayınlanmıştır.
Hamid Taqvai, İran Komünist-İşçi Partis Merkez Komitesi Başkanı’dır.
Leave a reply