Gerçek Özgürlük Eşitlik Olmadan Gerçekleşemez*

HamdiTaqvaee3

Hamid Taghvaie ile Röportaj

Ali Javadi: Özgürlük denildiğinde en başta akla gelenler basın özgürlüğü, siyasal özgürlükler ve ifade özgürlüğüdür. Özgürlük hakkında daha fazla ne söylenebilir?

Hamid Taghvaie: Özgürlüğün bahsetmiş olduğunuz yönleri yasal sınırlar içinde sağlananlar, çeşitli toplumlarda yasal haklarla ilgili olan ve tanınan özgürlüklerdir. Elbette, İran gibi bazı toplumlarda bu sınırlı alan içerisinde bile tanınmamıştır. Bununla birlikte yasal özgürlüklerin gerçekleştirilmesi sadece ilk adımdır. Bizim, toplumda oluşturmak istediğimiz özgürlük kavramı ve türü bu sınırların ötesine gidiyor. Özgürlük, bu özgürlüğü kullanmayı sağlayacak araçları da içermelidir. Eğer çok sayıda insan bu özgürlükleri kullanma aracına sahip değilse, yasa özgürlüğü tanısa dahi bu özgürlük toplumdaki insanların sosyal ve gerçek yaşamları üstünde hiçbir etkisi olamayan biçimsel ve boş bir kavram haline gelir.

Ali Javadi: İnsanların özgürlüğü kullanabilmeleri için gerek duydukları araçlar ile ne demek istiyorsunuz?

Hamid Taghvaie: Basın özgürlüğünüz olduğunu düşünün. Yasa hiçbir zaman işinizde ve evinizdeki gündelik yaşantınızda ne dediğinize karışmayabilir. Bu durumda ve belli bir dereceye kadar herkes özgürdür. Bununla birlikte, ifade özgürlüğü herkes görüşlerini ve fikirlerini daha geniş bir kitleye yayabilir demektir. Bunu yapabilmek için yazılı medyaya, radyoya, TV’ye veya mikrofona ihtiyacınız vardır. Eğer bunları özel olarak sağlamak isterseniz, bugünün toplumunda çok fazla sermayeye ihtiyacınız vardır. Hükümet, sizin bunlara ulaşımınızda olumlu bir görüşe sahip olmalı ve size izin vermeli ve hükümetin ve kamu araçlarının kullanımına müsaade etmeye istekli olmalıdır. İnsanların hükümeti eleştirmek, muhalefet etmek ve saldırmak için ifade özgürlüğüne ihtiyaç duyduğu İran gibi toplumlarda devlet açıkça hiç kimseye bu araçları sağlamayacaktır. Eğer bir kimse gazete yayınlamak ve muhalif bir görüşü söylemek için hükümet-dışı fonları kullanırsa gazete kapatılacaktır. O halde, açıkça kağıt üzerinde herkes için özgür olmak olanaklıdır. Ancak İran’da ve hatta bugünkü anlamında demokrasinin olduğu ve yasanın bu hakları ve özgürlükleri tanıdığı gelişmiş toplumlarda gerekli para ve kaynaklara sahip değilseniz özgürlüklerinizi kullanmanız imkansızdır. Bugün, özellikle kitle medyası ve Birleşik devletler’de veya endüstrileşmiş Batı ülkelerinde dev iletişim şirketleri, gazeteler, radyo muazzam sermayeyle çalışan televizyon kamuoyunu şekillendirmek ve rıza imalatıyla meşguldur. Kamu araçlarına ulaşabilseniz bile eğer bu ülkelerdeki ana haber ve fikir kaynakları olan birçok TV, radyo ve yazılı basın tekellerine ulaşamazsanız sesiniz ve fikirleriniz duyulmayacaktır. Açıktır ki, özgürlük etkin bir biçimde ve fiili olarak özgürlüğü kullanma araçlarıyla sınırlıdır.

Ali Javadi: Özgürlüğü kullanmak için gerekli kaynakların yokluğu ve sınırlılıklarından bahsettiniz. Kitle medyasına ulaşma yoksunluğundan ayrı olarak diğer sınırlamalar nelerdir?

Hamid Taghvaie: Temel düzeyde bu sınırlamalar sınıfsaldır. İfade ettiğim gibi kaynaklara bağlıdır. Bununla birlikte konuya sosyal ve halk yığınları düzeyinde baktığımızda bu kaynakların sınıfa göre dağıtıldığını görürüz. Eğer bir kimse gelirini ve kaynaklarını özel şirketlerden ve fabrikalardan elde eden ve doğrudan işçi sınıfı gibi yaşamını kazanmayan zengin ve kapitalist sınıftan ise toplumun kaynaklarının geniş bir bölümü onların kullanımındadır. Sınıfsal bölünmeler, eşitsizlikler ve cinsiyete, ulusa, ırka, dine vb. dayalı eşitsizlikler gibi çeşitli biçimlerde ayrımcılık yaratıyor. Bu eşitsizlikler yasal özgürlüklerin kullanımını sınırlıyor ve şartlı hale getiriyor. Toplumda bu eşitsizlikler var olduğu sürece gerçek özgürlük mümkün değildir.

Ali Javadi: İnsan özgürlüğü ve insanlığın kurtuluşu aynı anlama geliyormuş gibi konuşuyorsunuz. Öyle mi?

Hamid Taghvaie: Özgürleşmiş insanlık ve özgürleşmiş toplumdan konuştuğumuzda, sadece özgürlüğe değil fakat farklılıklarından bağımsız olarak ve toplumun kullanımı için kaynakların eşit olarak dağıtıldığı, insan varlıklarının insan varlığı olarak tanındığı bir topluma göndermede bulunuyoruz. Herkes ihtiyaçlarına göre toplumun kaynaklarını kullanabilmelidir. O zaman özgürleşmiş insan varlığı ve toplumuna sahibiz demektir. Bu Marks’ın insanlığın tarihi ancak bu noktadan başlayacak derken göndermede bulunduğudur. Şimdiye kadar ki tarih, tarih öncesi insanın dönemi, insanlığın özgür olmadığı ve ve insan varlıklarının insani anlamda sosyal yaşam deneyimlemediği bir donemdir. Sınıflı toplum tanımı gereği ve belirttiğim nedenlerden dolayı insan toplumu olamaz ve bu nedenle özgür ve kurtulmuş bir toplum olamaz. Sloganımız olan “Özgürlük, Eşitlik ve İşçi Devleti”ndeki özgürlük, tam olarak bütünsel özgürlük kavramıdır.

Ali Javadi: Burjuva özürcüleri ve resmi medya bunun iyi olduğunu fakat başarılamaz ve tartıştığın kaynakların çoğunluğunun insanlığın ulaşımının ötesinde ve elde edilebilir olmadığını ifade ediyorlar. Cevabınız nedir?

Hamid Taghvaie: Birçok kişi bunların başarılamayacağını söylüyor. İlginçtir ki bütün bu toplumlar gerçeklikte başarılamazın uygulamaya konmasını engellemek için kaynaklarını, polisi ve baskı güçlerini ve sansürü kullanıyorlar. Eğer bu başarılamazsa, neden komünistlere ve böyle istekleri olanlara bu kadar çok düşmanlık duyulduğunu, sansür uygulandığını, çok sayıda tutuklamaların olduğunu, darbeler ve askeriye, polis ve istihbarat servisleri için dünyanın her tarafında dev bütçeler hazırlandığını bilmiyorum. O halde bunu ciddi olarak “uygulanması olanaksız” ve “başarılamaz” olarak almalıdır. Bu akademik, felsefi veya bilimsel bir konu değildir. Açıkça, politik bir konudur. Toplumun entelektüelleri, entelektüel olmayanları, siyasetçiler ve uzmanlar bu görüşlerin uygulanamaz olduğunu söylüyorlarsa bence cevap basittir. Polisi, baskı organlarını ve kamuoyunu şekillendirme makinesini bir kenara bırakın ve iktidarı halkın ellerine ve bunun gerçekleştirilebilir olduğunu düşünenlere terk edin ve ondan sonra nasıl gerçekten mümkün olduğunu göreceksiniz.

Ali Javadi: Özgürlük konusunu ele alırken birçok kimse özgürlük ve demokrasiyi bir ve aynı olarak ele alıyor. Sizin fikrinize göre özgürlük ve demokrasi arasındaki fark nedir? Hangi açıdan özgürlük ve kurtuluş kavramlarına vurgu yapıyorsunuz?

Hamid Taghvaie: Genel olarak, insan kitleleri için durum bu değildir. İnsanlar özgürlükten söz ettiklerinde benimle aynı kavramı kullanarak ayrımcılığın, sınırlamaların ve engellemelerin olmadığı bir yaşamı, kurtuluşun gerçekleştiği bir yaşamı ima ediyorlar. Bu, insanların özgürlük anlayışıdır. Kadınlar toplumda özgür olmak istediklerini söylediği zaman bu parlementer demokrasi istedikleri veya parlementoya temsilci göndermek istedikleri anlamına gelmez. İran’da Afganlıların özgürlüğünden söz ettiğimizde Afganlıların zorunlu olarak parlementer demokrasi istediklerini değil fakat bu toplumda Afganlılar ile Afgan olmayanların ve kadınlar ile erkeklerin eşit olmaları, yan yana insan olarak yaşayabilmeleri, eşit kaynaklara sahip olmaları ve özgürlükleri kullanabilmelerinden söz ediyoruz. İnsanların sahip olduğu gerçek özgürlük anlayışı budur. Bu özgürlük anlayışının yanlış betimlenmesi, çarpıtılması, demokrasi ve parlementoya indirgenmesi bahsetmiş olduğum güçlerin ve kamuoyunu biçimlendirme makinesinin ürünüdür. Diplomatik terminolojide özgürlük demokrasi anlamına gelir ve özgürlükten bahsedenlere her beş yılda bir seçimlerin olduğu veya parlemanto veya özgür basına sahip olduğumuz söylenir ve özgürlüğün bu yorumuna dayanarak toplumun demokratik olduğu ve demokrasinin hüküm sürdüğünü söylerler. Demokrasi yorumları özgürlük karşıtıdır.ve insanlık dışı anlam kazanmıştır ve tamamen olumsuz bir kavramdır. Bence, özgürlükten söz etmeli ve insanların demokrasi değil özgürlük istediklerini söylemeliyiz. Latin Amerika’dan Asya’ya kadar üçüncü dünyada ve bugün dünyanın birçok yerinde, demokrasiyi kullanarak ve demokrasi adına, silah zoruyla çok çeşitli diktatörlükleri iktidara getirdiler. Bugün, İran İslam Cumhuriyeti’nin İslami demokrasi olarak adlandırılması tarihin acı bir ironisidir. Bay Pinochet’nin Şili’sini demokrasi olarak adlandırdıkları biçimde İslam Cumhuriyeti’ni de demokrasi olarak adlandırıyorlar. Bu anlamda demokrasi tamamen insandışı ve özgürlük karşıtıdır.

*Hamid Taghvaie İKİP Siyasi Büro başkanı ve Merkez Komite üyesidir. Radyo Enternasyonel’de 20 Nisan 2000 tarihinde yayınlanan mülakatın özet çevirisidir.

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *