İran Sosyalist Cumhuriyeti Açık, Özgür ve Eşit Bir Toplum Olacaktır

HamdiTaqvaee3

Hamid Taghvai ile Söyleşi

Soru: İran Komünist-İşçi Partisi’nin taleplerinin ve programının ana noktaları nelerdir?

Hamid Taghvai: İran Komünist-İşçi Partisi (İKİP) kapitalist sistemi kökten reddedyor ve onu yok etmek için mücadele ediyor. İslam Cumhuriyeti bu sistemin en geri, gerici ve vahşi çeşididir. Ancak çağdaş İran tarihinde kapitalist iktidarların diğer biçimleri olan başka diktatöryel sistemler de oldu. Partimiz hem siyasal hem ekonomik düzeyde bu sistemleri tanımıyor. Bu sistemleri insanlık dışı ve sömürücü olarak görüyor. Temel özgürlüklerin ve insan kurtuluşunun böyle bir sistemde mümkün olamayacağına inanıyor ve bundan dolayı da İKİP üretimin amacının kar elde etmek ve toplumun küçük bir kesiminin çıkarları olduğu bu sistemi yıkmak ve yerine üretimin insanların gerçek ihtiyaçları ve çıkarlarına göre düzenleneceği sosyalist sistemle değiştirmek istiyor. En temel düzeyde İKİP’in hedefi ve amacı budur: İran’da ekonominin ve devletin esas gayesinin kapitalist kar üretimi yerine insan özgürlüğü, onuru, istemleri ve ihtiyaçları olduğu sosyalist bir toplum kurmak.

Soru: Eğer İKİP iktidarı alır ve İran’da Sosyalist bir Cumhuriyet kurulursa, Sosyalist Cumhuriyet’te toplum ve yaşam nasıl olacak?

Hamid Taghvai: İran Sosyalist Cumhuriyeti insancı, özgür ve açık bir sistem olacak. Sınıf çatışmasının hiçbir göstergesinin olmadığı bir sistem olacak. Bir tarafta küçük bir azınlığın dağ gibi zenginliğe sahip olmasından, diğer tarafta ise yoksulluk içinde yaşayan çoğunluğun varlığından kaynaklanan toplumdaki bölünmelerin kökü kurutulacak. Üretimin amacı insanların ihtiyaçlarını karşılamak olacak. Kurulur kurulmaz, ilk adım olarak Sosyalist Cumhuriyet herkese parasız sağlık, eğitim, konut, elektrik, su, ulaşım ve diğer kamusal hizmetleri sağlayacak ve temel ihtiyaçlarını karşaılayacak. Aynı zamanda özellikle yüzyılın son çeyreğinden beri İslam Cumhuriyeti altında en temel haklarından yoksun bırakılmış gençler, kadınlar ve toplumun geniş kesimleri eşitsizliğin ve ayrımcılığın olmadığı bir yaşama kavuşacaklar. Sosyalist Cumhuriyet sınırlarını açacak ve serbestçe ve koşulsuz herkesin, İran’da yaşamak ya da yalnızca ziyaret etmek isteyenlerin İran’a gelmesine izin verecek. Böylece sosyalist toplumun ne olduğunu görebilecekler. İran’da sosyalizm modern, ilerici ve insani bir sistem sunacak ve dünya ve uluslararası kamuoyuna örnek olacak. Toplumun sermayenin prangalarından kurtulduğunda insanların kendi bilinçli güç ve iradeleriyle özgür ve eşit bir toplum örgütleyebileceklerini gösterecek.

Soru: Size karşı, komünizmin yenildiği ve yenilmiş bir projenin izinden gittiğiniz söyleniyor. Buna karşı yanıtınız nedir?

Hamid Taghvai: Bu komünistlere yönelik eleştirinin ve siyasal saldırının bir biçimidir. Komünizmin yenildiğini söyleyenler çoğunlukla kendileri komünizmi, daha doğrusu komünizm olarak sunulan kapitalist bir sistemi yenilgiye uğratmakta taraf olmuş devletler ve propaganda organlarıdır. Sovyetler Birliği’nde ve Doğu Bloğu’nda olanların komünizm ve sosyalizm ile hiçbir ilgisi yoktu ve Soğuk Savaş propaganda organlarının komünizm olarak yerlere çarptığı şey devlet kapitalizmi modelidir. Saldırılan “totaliter” sistemin gerçekte devlet kapitalizminin bir biçimi olduğunu biliyorlardı da. Bu sistem, her şeyin devletin ellerinde toplandığı bir sistemdi. Bizim sözünü ettiğimiz komünizm kökten bu tür komünizmden farklıdır. Çünkü sosyalist devletin temelini konseylerde örgütlenmiş insanlar oluşturacaktır. Bu devlet kapitalizminden tamamen zıt bir kalkış noktasıdır. Rusya deneyimi ya da başka bir sebepten sosyalizmin yaşayabilirliğini sorgulayan birisine sosyalizmi arzu edilir ve de uğruna mücadele edilmesi ve kurulması önemli bir insan sistemi olarak görüp görmediği sorulmalı. Eğer böyleyse, komünizm insanların özgür, kurtulmuş, eşit ve gönenç içinde yaşaması için toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için üretmekten başka bir şey olmadığından bu görevin başarıya ulaşıp ulaşamayacağını kanıtlamak zor olmaz. Uzun süreden beri böyle bir üretim için koşullar vardır. Her zamankinden daha fazla, 70 milyonluk bir toplumda geniş hammadde kaynakları, yeteri kadar gelişmiş üretim teknolojisi ve hazır ve genç iş gücü vardır. Dolayısıyla İran toplumunda sizi herkesin gönenç içerisinde yaşamasına yetecek kadar üretmekten alıkoyacak hiçbir şey yoktur. “Sovyetler Birliği’nin komünist olduğu ve yenildiği” propagandası ve buna benzer şeyler çoğunlukla komünizm çıkarlarını tehlikeye soktuğundan gerçekte komünizmle daha temelden sorunları olan organlar, kurumlar ve devletler tarafından yayılmaktadır. Kapitalist sömürüden çıkarı olmayan işçiler ve emekçi insanların komünizmle böyle bir sorunları yoktur.

Soru: Sosyalizmi bir insan ideali olarak kabul eden ancak pratik olmadığı düşünen ve sosyalizm için koşulların olmadığını ya da o kadar çabuk gerçekleşemeyeceğini ve aşama aşama, adım adım ilerlememiz gerektiğine inanan birisine nasıl karşılık verirsiniz?

Hamid Taghvai: Tarihteki hiçbir dönüşüm azar azar ve adım adım gerçekleşmemiştir. Bugünkü koşullarda, tabii ki eğer bunun koşulları varsa, küçük değişiklikler ve reformlar mümkündür. İran’da bu koşullar bile yoktur ve gördüğümüz gibi İran İslam Cumhuriyeti’nde reform ve değişiklik mümkün değildir. Ancak reform mümkün olduğunda bile, bunlar varolan sistemin verili yapısında aşamalı değişiklikler olacaktır. Biz ise temel bir dönüşümden, kapitalist sistemin temellerini parçalamak ve tamamen farklı bir toplum kurmaktan söz ediyoruz. Tarihteki bütün dönüşümler daima ani ve hızlı olmuştur. Örneğin, kapitalist sistem feodal sistemin yerini alırken bir dizi devrim gerçekleşmiştir. Feodal sistemlerden hiçbirisi ya da monarklar veya hanedanlıklar iktidarlarını kapitalist sınıfa bırakmamıştır. Fransa’da, Almanya’da ve İngiltere’de eski sisteme karşı devrim yapılmıştır. İran’da anayasal devrim olmuştur. Aynı şekilde diğer ülkelerde de. Herhangi bir ülkede ve durumda, sömürücü sınıftan iktidarı almak istiyorsanız, bunu aşamalı olarak gerçekleştirmeniz imkansızdır. Kanımca aşamalı yaklaşımı savunanlar varolan sistemin yapısını benimsemişlerdir ve olsa olsa bu sistemdeki değişimleri yeterli görüyorlardır. Görünürde sosyalizmi ve insani hedefleri benimsiyorlar ancak gerçekte önerdikleri pratik yol tam da varolan bu sistemin devamını sağlamaktır.

Soru: İnsan doğasının rekabetçi olduğu ve inasnın kendi çıkarına göre hareket ettiğini ve sizin söylediklerinizin temelde insan doğasına aykırı olduğunu iddia edenlere yanıtınız nedir?

Hamid Taghvai: Ortaya konulması gereken ilk nokta bu insanların insan doğası gibi bir şeyin olduğundan emin olup olmadıklarıdır. Yoksa çağdaş toplumdaki insana bakıp kendi ve kendi nesillerinin deneyimlerini mi genelleştiriyorlar? İnsan doğası hakkındaki tartışmaya girmenin gerekli olduğunu düşünmüyorum. Bir topluma ait olmayan soyut insan varlığı doğasından haberim yok. İnsan doğası sorununu felsefeye bırakalım ve gerçek insan varlıkları, hepsi kapitalist olan çağdaş toplumlarda doğmuş ve yetişmiş gerçek insan varlıklarından konuşalım. Bu sistemdeki insanların birbirlerini rakip olarak gördükleri açıktır. Kapitalizmde rekabet merkezi bir rol oynamaktadır çünkü hayatta kalabilmek ve yaşamını ve aileni güvenceye alabilmeniz için başkalarının boğazına yapışmalı ve rekabette ayakta kalıp ötekileri dışarı atmalısınız. Bu insan doğasıyla ilişkilendirilemez. Bu kesinlikle Roma gladyatörleri gibi iki insanı birbirine karşı fırlatmanız ve onlara “öldür yoksa öldürülürsün” demek ve sonrada “görüyorsunuz insanlar birbirlerini öldürüyor ve öldürmek insan doğasındadır” demekten başka bir şey değildir. Bu kaptalist toplumda rekabet içindeki insanları görüp rekabetin insan doğasına içkin olduğu sonucuna varmak kadar içi boştur. Hayır. İnsanın hayatta kalmasını ve gündelik geçimini rehin alır ve onları yukarı çıkmak için başkalarının üzerine basmaya zorlarsanız, rekabet ve bireysel özçıkar yaratılır. Böyle bir durumu yaratan insan doğası değil kapitalist doğadır. Bundan dolayı kapitalizm var olduğu sürece insanlığın özgür olamayacağı ve kurtulamayacağını söylüyoruz. Sosyalist sistemde rekabet zorunluluğu ortadan kaldırılacak ve rekabetin yerini işbirliği, karşılıklı dayanışma ve insan sevgisi alacak.

Soru: Sosyalizmi ve Sosyalist Cumhuriyet’i komünistlerin yalnızca mülkiyeti paylaştırmayı istediklerini iddia ederek eleştirenlere ne söylersiniz?

Hamid Taghvai: Eğer toplumun herkesin gönenci için yeteri kadar üretmediğini ve genel olarak güçlüklerle karşılaşıldığını varsayarsak o zaman bu iddianın bir geçerliliği olabilirdi. Ancak bugün varolan üretim düzeyi koşullarında ve özellikle İran gibi bir toplumda bu iddianın bir anlamı olduğunu sanmıyorum.Yalnızca var olan zenginliği gözönüne alın: İslam Cumhuriyeti’nin Komiteler, Pasdaran, sivil polislere, orduya, polise, tutsakevlerine vb. baskı kuvvetlerine harcadığı dev gibi paraları, yönetici molların özel banka hesaplarına yatırılmış büyük miktarda paraları, camilere, türbelere ve dini batıl inançları toplumda yaymak için dev propaganda makinesine harcanan inanılmaz meblağları gözönüne alın. Tüm bunları gözönüne aldığımzıda, yoksul bir toplumdan söz etmediğimizi görürsünüz. Ve tüm bu durumun İran’da üretim seviyesinin acınacak durumuna rağmen olduğunu akılda tutun. Bu durumda dahi, devletin ve toplumun küçük bir azınlığının ellerinde toplanmış dağ gibi zenginliğe sahipsiniz. İslam Cumhuriyeti devrildikten sonra ilk adım bu dev zenginliği toplumun gönenci için harcamak olacaktır. Ancak, ana tartışma, varolan zenginlikle ilgili değil fakat Sosyalist İran’da zenginliğin yığınsal üretimiyle ilgilidir. Herhangi bir sistemde üretim, insan ihtiyaçlarının karşılanması için hammaddeleri ve kaynakları ürünlere dönüştürmekte iş gücünü kullanmak demektir. Daha önceden bahsettiğim gibi geniş üretim ve hammadde kaynakları, üretim teknolojisi (dünyadaki en ileri teknolojiler ve üretim işlemleri İran’da kullanılabilir) ve genç 70 milyonluk nüfustaki iş gücü İran Sosyalist Cumhuriyeti’nde herkesin ihtiyacını karşılamak için hazır olan koşullardır. Tek sorun ve engel kapitalist ilişkilerdir. Eğer bu ilişkileri parçalarsanız, o zaman mülkiyeti insanlar arasında paylaştırmak gibi endişeler olmayacaktır. Yoksulluk sınırının altında yaşamakta olan insanların çok büyük kesimi özsel olarak bu kuşkuları taşımıyor.

Ali Javadi’nin TV programı Daha İyi Bir Dünya’da yapılan söyleşidir. Enternasyonal Haftegi’nin 20 Eylül 2002 tarihli 124. sayısında yayınlanmıştır.

Hamid Taghvai, İran Komünist-İşçi Partisi Siyasi Büro üyesi ve Merkez Komitesi Başkanı’dır.

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *