İran’daki İslami Rejimi Devirme Hareketinde Sol’a Dönüş

 

Öğrenci Protestolarının Bir Değerlendirilmesi

Hamid Taghvai

İran’da kısa bir süre önce gerçekleşen öğrenci protestoları toplumdaki Sol hareketin bir adım daha ilerlemesidir. İstemleri ve sloganları, protesto biçimler, boyutları ve sürekliliği açısından önceki öğrenci protestolarıyla hiçbir benzerliği yoktu. Daha geniş çaplı, örgütlü, radikal ve bağımsızdı. Taleplerinin merkezinde ve özünde Sol’un ayırıcı izi vardı. Bu, bir taraftan Sol’un lehine toplumdaki yeni güç dengelerinin bir sonucu ve yansımasıdır. Diğer yandan da İran İslam Cumhuriyeti’ni devirme haeketinde Sol kutubun konumunun güçlenmesinde ileri doğru atılmış bir adımdır. Bu mücadeleler hala sona ermiş değil. İlk başta öne sürülen Haşim Agacari’nin idam cezasının kaldırılması talebi hala başarıya ulaşmadı. (Agacari, “insanlar din adamlarını taklit eden maymunlar değildir” dediğinden “din adamlarını küçük düşürmek” suçundan tutuklanmış üniversite hocası ve ünlü 2 Hordad (reformistler olarak da biliniyorlar) kişiliğidir). Protestolar dağınık biçimlerde olsa da hala devam etmektedir. Ancak, bu mücadelenin ilk raundunun sona erdiği belirtilmelidir. Öğrenci hareketinin gelecekteki yörüngesini ve gelişmesini izleyebilmemiz için bu öğrenci protestolarını ve rejimi devirme hareketindeki konumunu analitik olarak değerlendirmek zorunludur.

Ölüm cezasına karşı protestodan rejimin bütününe karşı protestolara

Öğrencilerin mücadelesi Haşim Agacari’nin ölüm cezasına karşı protestolarla başladı. İdam dalgasıyla halkı korkutma çabalarıyla İran İslam Cumhuriyeti bu 2 Hordad kişiliğini ölüm cezasına çarptırmaya karar verdi. Böylece, rejimin sağ kanadı muhalefet eden sözümona reformist kanada iyi bir ders vermeyi ve “eğer içtekilere yapılan buysa, o zaman dıştakilere neler yapılacağını hayal edin” diyerek halkı korkutmayı istedi. Ancak, bu sağ kanat saldırı hızla geri tepti. Geçmişte olduğu gibi, halk ve bu defa özelde öğrenciler yönetici kanatlar arasındaki çatlakları kullanarak müdahalede bulunmak için altın bir fırsat yakaladılar. Müdahalede bulundular ve rejimin bütününe meydan okudular. Hareket hızla Agacari’nin ölüm cezasını protestonun ötesine geçti. Bütün siyasal tutsakların koşulsuz özgür bırakılması ve ifade özgürlüğü sloganlarını ileri sürdü ve Hameneyi ve diğer hükümet görevlilerine “Lider, Defolacaksın!” gibi net ve radikal sloganlar öne sürdü. Bazılarında, İslam Cumhuriyeti’nin devrilmesi ve Hameneyi’in yargılanması sloganları atıldı. Uyarılara karşın, bazı durumlarda öğrenciler kendi bağımsız eylemlerini örgütlediler. Bir durumda, genç kız ve erkekler alınlarında “Eşitlik ve Özgürlük” yazan bantlarla el ele gösterilerde yer aldılar. Elbette, son verdiğim örnekler protestonun hakim biçimi ve özü değildi ancak aynı zamanda ne akıntıya karşıydı ne de mücadelenin ana damarından yalıtılmıştı. Bunlar, gelecekteki gelişmelerin göstergesiydi. Bu örnekler bugünün istisnası yarının kaidesidir.

Bu istisnalara ek olarak, hareketin ana sloganları 2 Hordad ve hatta onun Sol kanadının bu protestolarla hiçbir ilişkisi ve etkisi olmadığını da gösterdi. Görevi daima öğrenci protestolarını “reform” çerçevesinde kontrol altında tutmak ve bu sistemi korumak olan 2 Hordad’ın yasal öğrenci örgütlerinin artık geleneksel rolünü oynayamadığı çok geçmeden açık hale geldi. Son zamanlardaki protestolarda bu organlar yalnızca resmi çizgiden ve hatta 2 Hordad’ın “Sol”undan kendilerini uzaklaştırarak varlıklarını koruyabildiler. Bu mücadelelerde, geçmiş olayların tersine mücadelenin kenarında ve marjinlerinde dahi Hatemi ve “reform” yandaşı sloganların tek bir göstergesi yoktu. Öğrenci hareketi böyle şeyleri dikkate almayı gerekli görmüyordu. Bu kez 2 Hordad örgütlerini kuyruğuna takan öğrenci hareketiydi, tersi değil. Önemli olan nokta öğrenci protestolarını Sol sloganların karakterize etmiş ve 2 Hordad örgütlerinin Sol’u izlemekten başka seçeneklerinin olmamasıydı. Bu kez, 2 Hordad “Solcuymuş” gibi davranmaya zorlandı. Sol’un, gizli olmaktan başka seçeneği olmamasına rağmen “reformistmiş gibi hareket etmesi” gerekmiyordu.

Sol’un Yükselişinin Genel Koşulu

Öğrenci mücadelelerinin Sol’a dönüşü elbette toplumda gerçekleşen daha genel güç dengelerinin sonucudur. “Reform” hareketi tamamen çıkmaza girmiş, iflas etmiş ve rejimin siyasal krizi yoğunlaşmıştır. Genci’nin manifestosu, 2 Hordad’ın bir kesiminin sürekli “hükümetten ayrılma” tehdidi, Cuma vaazlarına saldırı ve rejimin çöküşünü tartışan Sağ-kanat gazeteler, bunların hepsi son aylardaki bu görüngünün dışavurumlarıdır. Bütünde, bu durum rejimin halk ve rejimi devirme hareketi karşısındaki konumunu zayıflattı. Ne 2 Hordad’ın “Sabırlı olun, herşey yoluna girecek” sözleri ne de aşırı Sağ kanadın “eller, bastırma için serbest”i işe yaradı. Buna karşın İslam Cumhuriyeti’ne karşı nefret daha da artmakta ve rejimi devirme hareketi kendini gösteremesede güç toplamakta, kuruntularını bir kenara bırakmakta, kendisini geliştirmekte ve daha radikal ve Sol olmaktadır.

Ortaya çıkan ilk fırsatta, Sol’un başını üniversitelerde çıkartması doğaldır. Üniveriste geleneksel olarak ve Şah zamanından beri Sol’un büyümesinin ortamı olmuştur. 1981’de üniversitelere saldırıdan önce 1979 Devrimi’nde olan aynı hikayeydi. İslam Cumhuriyeti devrime karşı nihai saldırısına üniversitelere saldırarak başladı ve o zamandan beri üniversiteleri Sol’un etkisinden uzak tutmaya çalıştı. Bugünün öğrenci jenerasyonu geçmişin deneyimine doğrudan sahip değilse de, onu anlıyor ve önceden olduğu gibi düşünsel, ideolojik ve siyasal olarak toplumun duyarlı kesimini oluşturmaktadır. Eğer çağımızda, Sol hakikat arayışını, modernizmi, idealleri ve değişim gerekliliğini ve insanların yaşamını iyileştirmeyi temsil ediyorsa, o zaman öğrencilerin ve öğrenci mücadelelerinin “genellikle” Sol’a eğilimi olması doğaldır. Üniversitede ve genel olarak toplumda Sol’u bastırmak ve geriye itmek mümkündür ancak Sol’u tamamen yok etmek imkansızdır. Beni Sadr başkanlığı süresince Bay Soruş’un “kültür devrimi” üniversitelerde, ardından toplumda, Sol’u geri çekilmeye zorladı. Şimdi Sol’un yükselişine, kaybettiği aynı barikatlara dönüşüne tanık olmaktayız. Temmuz 1981 boyunca üniversitelerin bastırılması ile şimdi arasında 2 Hordad protesto aracı, daha doğrusu öğrenci protestolarını kontrol etmenin aleti olmaya çalıştı. 2 Hordad zirvede olduğu Temmuz 1999 öğrenci protestoları süresince dahi bunu başaramadı. 2 Hordad ve onun yasal organları öğrenciler ve genel olarak halk için kendi bağımsız protestolarını ve genç neslin taleplerini ifade etmekte kullandıkları bir örtü olmaktan öteye gitmedi. 2 Hordad, İslam Cumhuriyeti’nin devrimi bastırmasının ve yenilgiye uğratması deneyimine sahip olmayan ve hiçbir uzlaşma olmaksızın açık, eğlenceli ve modern bir yaşam isteyen nesil için uygun olmayan bir elbisedir. Bugün öğrencilerin hareketi bu şekilsiz elbiseyi üstünden çıkarıyor.

İdam cezasına kim karşı?

Genel sosyo-politik arkaplandan ayrı olarak bu kez rejim içindeki kanatlar arası mücadele Sol’un ortaya çıkışı için sahneyi sağladı. Bütün toplumlarda, özellikle İran İslam Cumhuriyeti’nde rejimin diğer muhaliflerden çok daha fazla Sol ve özellikle komünistler idam cezasının kurbanları olmuştur. Özelde İran İslam Cumhuriyeti Haziran 1981 ve 1988 yazındaki bastırmanın ertesinde on binlerce komünisti dua edemediği ve ateist olduğu için idam etti. İdam edilenleri toplu mezarlara gömüldüler. Allaha, vaize ve İslam Cumhuriyeti’ne tek bir olumsuz karşılık tutsağın idam mangasının önüne konulması için yeterliydi. Sol tehlike ile karşılaşmasında İslam Cumhuriyeti iktidarını temelde özellikle “düşünceyi ifade etmeye ölüm cezası” terörüyle kurdu. Bugün de idam dalgasına girişerek bu eski aygıtı kullanmaktadır.

O zamandan beri bir şey elbette değişti. Kendisini bu politikanın kurbanları saflarında bulan 2 Hordad, o zaman İslam Cumhuriyeti’nin bu öldürme ve bastırma makinesinin bir parçasıydı. Pasdaran’ı ( baskıcı İslami devrim muhafızları), haberalma bakanlığını ve üniversitelerde “kültür devrimi” bürosunu örgütlemekte ve oluşturmaktaydılar. 1981 ve 1988 jenosidlerine doğrudan ve dolaylı olarak katıldılar. Bugün bile, bütün “Volterciliklerine” karşın geçmişteki işlerinden gurur duymaktadırlar.

İdam cezasına karşı mücadele Sol’un oyun sahasıdır. Bugün kılıcın talihsiz kurbanları olan dünün idamcıları bu sahada oynayamaz ve oynamakta istekli değillerdir. Bu, görüşünden ya da suçundan bağımsız olarak idam cezasına karşı çıkanların sahnesidir. Rejimin idam suçlarına katılmış ve hala bu vahşilikleri savunan ve bugün yalnızca kendi dostlarının ölüm cezasına karşı çıkanlar idam cezasına karşı değillerdir. Tek karşı çıkışları “O, rejime karşı değildir.”, “O, Allah’a küfretmedi”, “O, dönek değildir” ve “O, sisteme karşı çıkmıyor”lardan oluşan bu kimseler idam cezasına karşı değillerdir ve gerçekte ölüm cezasını muhaliflere, döneklere, allaha küfredenlere ve rejimin kafirlerine vermektedirler. İdam cezasını komünistlere ve ilericilere vermektedirler. Geçmişlerini ve 1981 ve 1988’de gerçekleştirdikleri jenosidi savunuyorlar.

Geçen günlerdeki öğrenci hareketi bu 2 Hordad saçmalığının öğrenci hareketinde yeri olmadığını gösterdi. Öğrenci hareketi rejimi devirme hareketini onun idam ve baskı karşıtı radikal ve Sol sloganlarıyla birlikte kucakladı. İdam cezasının kaldırılması, koşulsuz ifade özgürlüğü ve siyasi tutsakların koşulsuz özgürlüğü öğrenci hareketinde yerini buldu ve popülerleşti.

Agacari kanatlar arası mücadelede ölüm cezası aldı ve 2 Hordad ve onun öğrenci kolu bu nedenle Sağ kanadı protesto etti. Ancak, öğrenci yığınlarının başlangıç noktası bu değildi. Agacari’nin ölüm cezası ile halkı korkutma siyasetine karşı çıkmak ve baskıyı, bastırmayı ve genel olarak rejimin bütününü protesto etmek için fırsat penceresi yakaladılar. Bayrakları ve sloganları bunu açıkça gösterdi. Bu süreçte, 2 Hordad’ın öğrenci kolları ve “Birliği Güçlendirme Bürosu” kendilerini kendi ana akımlarından uzaklaştırmaya zorlandılar ve kendilerini Sol sloganlara adapte etiler. Bugün, “Birliği Güçlendirme Bürosu” “siyasal tutsakların koşulsuz özgürlüğü” istemini öğrencilerin ana sloganı olarak duyurdu. Bu, herşeyden önce yakınlardaki mücadelelerde Sol’un gücünü ve etkisini gösteriyor ve ileri doğru atılmış bir adım olarak görülmelidir. Aynı zamanda bu sloganın kanatlar arası savaşta sınırlı bir anlamda kullanılmış diğer sloganlar gibi içi boş bir kabuğa dönüşmemesi için dikkatli olunmalıdır. Sekülerizm terimi ve dinin devletten ayrılmasında (Genci’nin Manifestosu) ya da sınırsız ifade özgürlüğü ( kutsallıkları küçük düşürmemek koşuluyla) ya da siyasal özgürlük (sistemi koruma çerçevesinde) konularında yapılanlarda görüldüğü gibi. 2 Hordad radikal sloganları “kendisine “döndürmekte ve anlamsızlaştırmakta ustadır. Solcu öğrenciler 2 Hordad öğrenci kollarının bu hileyi tekrar kullanmalarına izin vermemelidir.

İçtekiler için ve sistem içinde özgürlük, özgürlük değil köleliktir. Basın özgürlüğü Sol ve komünistler de dahil tüm yayınlara özgürlük, ifade ve düşünce özgürlüğü tanrısızlığı benimseme ve bunu ifade etme hakkını da içerek biçimde herhangi bir şeye inanma özgürlüğüdür. İdam cezasına karşı çıkmak İran halkının her gün yaptığı şeyler olan tanrıya küfretmek ve “kutsallıkları ve din adamlarını küçük düşürmek” dahil her şey için idama karşı çıkmak demektir. Sol ve insanlar için özgürlüğün anlamı budur. Bunlar, İslam Cumhuriyeti’ni devirme hareketinin talep ettiği özgürlüklerdir. Halka karşı çıkmak istemeyen her hareket bu özgürlükleri istemelidir.

Birliği Güçlendirme Ofisi” ve “İslamcı Toplulukların” üniversitelerdeki güçsüz konumu

Öğrenci protestolarının bir değerlendirilmesinde “Birliği Güçlendirme Ofisi” dolaylı olarak Sol kanat öğrencilere “‘Birliği Güçlendirme Ofisi’nden farklı görüşleri olan ve protestolarda yer alan sevgili öğrenciler” olarak göndermede bulunuyor ve onlara sorumlu davranma ve “hep birlikte sürekliliği sağlama ve bu protestoları kurumsallaştırma” çağrısı yapıyor. Bu protestoları kurumsallaştırmak demek bunları yaygınlaştırmak ve derinleştirmek, yani üniversitelerin ötesine geçmek ve içeriğinin ve sloganlarının radikalleşmesi demektir. Bu yalnızca Sol’un gücüyle güvenceye alınabilir. Öğrenci hareketindeki gelecekteki gelişmelerde ve genel olarak İran devriminde bir rolünün olmasını isteyen her hangi bir eğilim ya da grup bu gerçeği kabul etmelidir. 2 Hordad teşhir olmuş ve toptan iflas etmiştir. Sol hızla merkezi konumu kazanmaktadır. Eğer 2 Hordad’ın öğrenci kolu, Birlği Güçlendirme Bürosu ve İslami Topluluklar ıskartaya çıktıysa bunun iki sebebi vardır: Birincisi, üniversite ve toplumda Sol’un baskısı altına Sol’a yönelişleri ve ikincisi hükümetin 2 Hordad kanadıyla olan bağlantıları, yasal ve içtekiler statüsü. Bu çelişkili gidiş bu örgütleri çalkantılı ve sürdürülemez bir hal içine soktu. Hem yönetici kanada asılı kalıp hem de öğrencilerle birlikte ilerlenemez. İran’da Sağ ile Sol arasındaki güçler dengesi nihai olarak bu çelişkiyi çözecek. Ancak 2 Hordad’ın öğrenci kolunun kaderi Sol’un en az endişeleneceği şey olmalıdır. Sol kendi geleceğini inşa etmekle melgul olmalıdır.

Sol ve Öğrenci hareketinin önderliği sorunu

Sol, bu protestolarda siyasal olarak öne çıktı ancak bu protestoların pratik önderliğinde yer almadı. 2 Hordad örgütleri öne çıkmıştı. Bunun nedeni açıktır. İslam Cumhuriyeti’nin her iki kanadı Sol’un örgütlenme hakkını elinden aldığından Sol örgütlerinden ve platfromundan yoksun kalmıştır. Bugün ortalıkta gözüken “Birliği Güçlendirme Ofisi” ve İslamcı Topluluklar gibi kurumlar tarihsel ve analitik olarak üniversitelerde Sol’un bastırılmasının ürünüdür.

Bu değişmelidir. Sol perspektifin, hedeflerin ve sloganların toplumda ve özellikle üniversitelerde yayılması için siyasal ortam olgunlaşmıştır ve hazırdır. Örgütsel ve önderlik alanındaki bu zayıflığı bertaraf etmek için bu güç kullanılmalıdır.

Sol eylemcilerin ilk önceliği idam cezasının kaldırılması, siyasal tutsakların koşulsuz özgürlüğü, sınırsız ifade ve düşünce özgürlüğü, dinin devletten ve eğitimden ayrılması ve cinsel apartheidin kaldırılması taleplerini üniversitelerde hakim sloganlar kılmaktır. Bu talepler, bunların meşrulaştırılması ve gerekliliği öğrenci hareketinin genel bilincine dönüştürülmelidir. Böylece, öğrenci hareketindeki Sol eylemciler gizli komünist gruplarda örgütlenmeliler ve şebekelerini yaymalılar. Bu grupların ana görevlerinden biri işçi-komünizminin ereklerini ve onun hümanist ve özgürleştirici özünü üniversitelere yaymaktır. Sağ kanada ve gerici İslamcı ya da 2 Hordad’ın yarı-İslami görüşlerine ya da çağdaş gerici Batıcı nasyonalizme muhalefette sosyalist dünya görüşü ve sosyalizmin bakış açısından insanların eşitlik ve özgürlüğü öğrenci yığınlarına kazandırılmalıdır. Öğrenci hareketinin siyasal perspektif ve bilinci derinleştirilmeli ve radikalleştirlmelidir. Öğrenci protestolarının bir sonraki dalgasının ne zaman geleceği ya da şimdiki protestoların şiddetlenip şiddetlenmeyeceği öngörülebilecek bir şey değildir. Gelecek nasıl olursa olsun, Sol bütün enerjisini ve gücünü, kalkışmaların bir sonraki raundunda daha güçlü konumda olabilmesi ve merkezi bir rol oynayabilmesi için hareketi radikalleştirmeye, derinleştirmeye ve örgütlemeye odaklmalıdır.

Öğrenci hareketi siyasal bilincini derinleştirmeli ve radikalleştirmelidir. İran Komünist-İşçi Partisi, özelde partinin Genç Komünistler Örgütü bu ereğin gerçekleştirilmesinin temeli ve aracı olacaktır. Sol kanat öğrenciler yasal ve bağımsız örgütlerinden yoksunlar. Ancak Sol, toplumsal ölçekte güçlü bir örgüte ve harekete dayanabilir. Sol öğrenci eylemcileri ve önderleri İran Komünist-İşçi Partisi’ne dayanmalı, onun saflarına katılmalı ve Parti’nin ereklerinin, ülkülerinin, programının ve de politikalarının bayrağını yükseltmelidir. Gelecek bizlerindir.

WPI Briefing’in 16 Aralık tarihli 87. sayısında yayınlanmıştır.

Hamid Taghvai, İran Komünist-İşçi Partisi Siyasi Büro üyesi ve Merkez Komitesi Başkanı’dir.

Leave a reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *