HALK SEÇİMİNİ YAPMALI- Mansur Hikmet’le Muhalefet Üzerine Bir Tartışma
Haftegi-Halkın İran İslam Cumhuriyeti’ni yıkmak için artan arzuları temel sorun olarak bunun nasıl gerçekleşeceğini öne çıkarttı. Bu konuda birçokları rejimi yıkmayı amaçlayan muhalefet partilerinin birliği ihtiyacına işaret ediyor ve bu konu İran Komünist-İşçi Partisi’ne de soruluyor. İslam Cumhuriyeti’ne karşı muhalefetin zayıflığının birlik eksikliğinden kaynaklandığını söylüyorlar ve muhalefetin niye birleşemeyeceğini soruyorlar.
Mansur Hikmet: Tek bir toplumsal hareketi temsil eden Ulusal-İslami eğilimin (Hatemi, Hacaryan, Montazeri, Özgürlük Hareketi, Fedayi Çoğunluk, İşçinin Yolu dahil) tersine İslam Cumhuriyeti’ni yıkmayı hedefleyen muhalefet partileri tamamen farklı ve hatta karşıt kutuplardadır. Muhalefette rejimin yıkılmasını amaçlayan iki ana akım vardır: İran Komünist-İşçi Partisi’nin ana ve en önde gelen örgütü olduğu radikal komünizm ve temel olarak Rıza Pehlevi etrafında toplanmış olan Batı yanlısı ulusçu akım. Büyük ve etkin bir örgüt olan Halkın Mücahitleri Örgütü diğer iki örgütün tersine geniş toplumsal hareketlerin öncüsü olmamasına ve esasen kendinde bir örgütsel varlığı olmasına rağmen bu iki akıma ilave edilebilir. İran’daki siyasetle ve bu eğilimlerin toplumsal konumu ve dünya görüşleriyle en ufak tanışıklığı olan birisinin bunların birliğinin potensiyel olarak başarılabilir veya tercih edilebilir olmasını olanaklı olarak ifade edeceklerini sanmıyorum. Halkın rejimi yıkmak için herkesin “elleri birleştir”mesi arzusunu anlıyorum fakat halkın algılamaları ve düşünceleri ile toplumdaki politik dönüşümün dinamikleri arasında fark vardır. Ulusal-İslami spektrum Bay Montazeri’nin sağlığı için yalvaracak bir duacı etrafında birleşebilir ancak rejimi yıkmayı hedefleyen muhalefet içindeki farklılıklar derindir.
Haftegi: Açık ki İslam Cumhuriyeti’ne muhalefet eden politik partiler arasında farklılıklar var fakat ortak amaçları olan rejimin yıkılması için birlikte çalışabileceği öne sürülüyor. Bu konudaki düşünceniz nedir?
Mansur Hikmet: Akımlar arasındaki ciddi toplumsal bölünmelerin verili olduğu durumda kimsenin anlaşamayacağı “ortak çalışma”dan ziyade mümkün bir iyimser başlangıç noktası bir dizi temel ilkeleri tanımlamak ve bu güçler tarafından bu ilkelere bağlılığı tartışmadır. Bu ilkeler halkın özgür iradesine, koşulsuz politik özgürlüklere, seküler topluma, ayrımcılığın yasaklanmasına vb. bağlılıktır. Hatta bu ilkeler halkın temel hakları üzerine bir bildirgede tanımlanabilir. Bununla birlikte bu ilkeler birlik için bir temel oluşturmaz fakat oyunun kurallarını belirler. Bu akımların her birinin kendi dünya görüşlerini ve hareketlerini zafere ulaştırmaya çabalayacağı oyun alanını tanımlar. Bu hareketler İslam Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önce vardılar ve ondan sonra da var olacaklardır. Her biri kendi tercih ettikleri sistemi ve toplumu kurmaya çabalıyorlar. Hükümetin yıkılması bu alternatifler üzerindeki daha geniş bir mücadelenin bir parçasıdır.Yapılması gereken rejimi yıkmayı hedefleyen muhalif akımlar arasında resmi bir diyalog kurmaktır. Bizim bununla ilgili bir sorunumuz yoktur. Soldan Sağa bütün muhalefeti 3.Kongre’mize davet ettik. Sadece İslam Cumhuriyeti’ne muhalefet eden herhangi bir örgütle resmi diyalog kurmakla ilgili sorunumuz olmaması bir yana bunu memnuniyetle karşılıyor ve gerekli görüyoruz. Bununla birlikte bu politik akımlar arasında “birlik” ve ortak etkinlik gerçekçi değildir.
Haftegi:Rejimin yıkılmasını isteyen akımlar arasında Rıza Pehlevi birlik bayrağını yükseltti; Halkın Mücahitleri Örgütü de Ulusal Direniş Konseyi çerçevesinde birlik önerdi. Sol örgütlerin çoğunluğu da birlik ve koalisyon öneriyor.S adece İran Komünist-İşçi Partisi birliği uygulanması olanaksız görüyor ve farklılıklarını vurguluyor, görüşlerini, amaçlarını, hedeflerini açıklıyor.Bunu açıklar mısınız?
Mansur Hikmet: Bu örgütlerin hiçbiri kendi akımlarının ötesinde bir birlik önermiyor. Kendi krallarını ve başkanlarını kararlaştırmışlar ve diğerlerini kendi planlarına katılmaya çağırıyorlar. İran Komünist-İşçi Partisi’nin bir tek temel ilkesi vardır. Bu da halka gerçeği söylemektir. Biz halkın birlik için içgüdüsel arzusundan yararlanmak istemiyoruz. Biz Sosyalist Cumhuriyet için mücadele ediyoruz ve bu serbest pazar, Birleşik Devletler, monarşi ve mikroplarından arındırılmış İslam yanlılarını birleştirerek başarılamaz. Sonuç olarak biz insanları kendi politik kampımıza, işçilerin, Komünizmin ve tam ve geniş bireysel ve toplumsal özgürlüğün kampına çağırıyoruz. Bu diğer politik hareketlerden politik soyutlanma demek değildir. Tam tersine ne kadar kendi bağımsız görüşlerimizi açıklar ve politik ve toplumsal ideallerimizi açıkça ifade edersek, mümkün olduğu kadar uzun süre insanlar arasında herhangi bir politik yanılsama yaymadan herhangi birisiyle birlikte yürürüz. İran’da politik kültürün ve parti kültürünün gelişmesini destekliyoruz. İran’da koalisyonların, uzlaşmaların, cephelerin, ortak eylemin vb. anlamı sadece toplumdaki partilerin ve hareketlerinin tanımlanması ve ideallerin ve parti programlarının ayırdedilmesi süreci gerçekleştiğinde olacaktır. İlk olarak taktik cepheleşmeler tartışılmadan önce bugünkü İran’daki politik kamplar doğru olarak tanımlanmalı.
Haftegi: Rejimin yıkılış sürecinde sonuç olarak ortaya çıkacak dönüşüm ve hükümet için ana politik muhalefet partilerinin ve onların toplumsal desteğinin gözardı edilmesinin mümkün olamayacağı bir durum ortaya çıkabilir. Bu durumda bir çeşit zorunlu bir birlik olmayacak mı ve birliğin bu yönü bugünden dikkate alınmamalı mı?
Mansur Hikmet:Ne zaman bu durum ortaya çıkarsa akla uygun olarak bu ihtiyaca işaret ederiz. Bunun tersi olabilir ve buna da hazır olmalıyız. Şu an için diyalog bizim tercih ettiğimiz konumdur.
Haftegi: Halkın artan mücadelesinin verili olduğu durumda, hükümetin yıkılması hareketinin önderliğe ihtiyacı olduğu söyleniyor. Muhalefet arasında birliğin yokluğunda, hareketin önderliği nasıl sağlanabilir?
Mansur Hikmet:Önderlik hareketlerin ortalamasının alınması veya politikacılar arasındaki uzlaşmaların değil politik hegemonyanın sonucudur. Hükümetin yıkılmasını hedefleyen bir kitle hareketinde önderliğin ortaya çıkışı bir perspektifin baskın çıkmasının sonucudur. Önderliğin varlığı halkın politik tercihini yapmış olmasına bağlıdır. Bu karar temelde örgütsel değildir. Halk kabaca Sağ ve Sol arasında tercih yapıyor. Halkın görüşüne göre İslam Cumhuriyeti’ne karşı alternatif perspektif kabaca Sol mu yoksa Sağ perspektif mi olacak? Bu her şeyden önce cevaplanması gereken sorudur. İslam cumhuriyeti’ni yıkmada, halk “yukarı”, Batı güçlerine ve pazar ekonomisine mi yoksa kendilerine, toplumun Sol’una ve radikal çözüme mi bakacak? Halk Sol’u mu yoksa Sağ’ı mı istiyor? Bu soru henüz cevaplandırılmadı. Seçim henüz yapılmadı. Eğer biz Sol’u ve devrimci perspektifi İslam Cumhuriyeti’ni yıkma sürecinde hegemonik perspektif haline getirebilirsek, bundan sonra Sol’un başlıca partileri ve kişilikleri önderlik konumuna yerleştirilecek. Her dönemde, halk toplumun Sol’unu belli akımlarla tanımlar ve onları kendi Sol perspektiflerinin vücut bulması olarak görür. Bir dönem Tudeh partisi bu rolü oynadı, bir başka dönem Fedayi. Bugün İran halkı Komünist-İşçi Partisi’ni toplumda Sol’un sözcüsü ve ana akımı olarak görüyor. Sonuç olarak önderlik halkın İslami hükümeti yıkmada devrimci veya devrimci olmayan yollar arasındaki politik tercihine bağlıdır. Bizim partimiz ve hareketimiz bu önderliği sağlamaya kararlıdır. İran Komünist-İşçi Partisi’nin bütün etkinlikleri İran halkını İran’daki bugünkü politik gelişmelerde burjuva alternatifi ve dünya görüşünden uzaklaştırmak ve Sol ve devrimci konuma sürüklemeye yöneliktir. İslam rejimine karşı protesto hareketinde Sağ’a karşı Sol’un ilerlemesinin göstergesi halkın beklentilerindeki artış ve hükümet ve burjuva muhalefetin halkın önünde adım adım yerleştirdiği uzlaşma isteklerinin reddedilmesidir. Sonunda halkın boyun eğmediği İki Hordad bu uzlaşmalardan biriydi. Ulusal-İslami hareket olasılıkla halkın “reform edilmiş” İslami rejimle uzlaşması için birçok başka formülü gizli tutmaktadır. Birer birer bunlar yalıtılmalıdır. Hükümet dışındaki burjuva muhalefet bir aşamada kendi sınıf iktidarının temelinin dokunulmadan kalması için yeni dengeleri halkın zaferi olarak sunmak için sahneye girecektir. Biz halka sürekli bu çerçevelerin ötesine geçmesi için çağrıda bulunmalıyız. Biz İran’daki politik sahneye halkın despotizmin, sömürünün, ayrımcılığın ve gericiliğin bütününe karşı büyük “Hayır”ının sözcüsü ve savunucusu olarak ortaya çıkmalıyız. Bu red ne kadar derin ve kapsamlı olursa o kadar protesto hareketinin komünist önderliği kurulabilir. Nesnel olarak hükümetin ve burjuva muhalefetin önerdiği uzlaşma konumları bugünkü İran toplumunun ekonomik, politik ve kültürel ihtiyaçlarını gideremeyeceği için bugünkü durum bizim yararımızadır. İran’da kapitalizmin ekonomik-politik-kültürel krizi kolayca dindirilemez.
*Mansur Hikmet İKİP’in lideridir. İlk defa 10 Ağustos 2001’de Enternasyonel Haftegi’nin 66.sayısında yayınlanan yazının özet çevirisidir.
Leave a reply